Bilgi çağında kitle iletişime geçmeden önce bilgi nedir? Neden bilgi çağı? Sorularına cevap vermemiz faydalı olacaktır. Francis Bacon “bilgi güçtür” demiştir. Aldim Toffler’a göre üç çeşit önemli güç unsuru vardır: şiddet, servet ve bilgi. Bu üç unsurun içinde de bilgi aynı zamanda en demokratik olanıdır. Çünkü bilginin en devrimsel özelliği zayıfların ve yoksulların da sahip olacağı bir şey olmasıdır.
Bir zamanlar servet basit bir şeydi. Ya ona sahipsiniz ya da değilsiniz. Somuttu, maddeydi. Servetin insana güç verdiğini gücün de sermaye getirdiğini anlamak kolaydı. Çünkü her ikisi de toprağa dayalıydı. Toprak tüm sermayeler içinde en önemlisiydi.
Fabrika bacaları gökyüzünü delmeye başlayınca servet değişti. Artık en çok ihtiyaç duyulan sermaye türü toprak değil üretimde kullanılacak makine ve malzemedir. Sanayi sermaye de sınırlıydı.
Günümüzün bilgi çağında durum değişmiştir. Hizmet ve enformasyon sektörleri büyümüş imalatın kendisi bilgisayarlaşırken servetin niteliği de ister istemez değişmiştir.
Apple bilgisayarların ya da IBM’in hisselerini hiç kimse o şirketin maddesel mevcutlarından ötürü almaz. Asıl önemli olan şirketin binaları ya da makineleri değil pazarlama ve satış gücü ile ilgili anlaşmaları ve nüfusu, yönetim, organizasyon kapasitesi ve çalışanların kafalarında içinde duran kıvılcımdır.
Bilgi çağında kitle iletişimde de baş döndürücü gelişmeler olmuştur. İnsanoğlu artık dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen bir olayı, gelişmeyi anında takip edebiliyor. Mesela CNN Enver Sedat’ın suikastına canlı olarak veriyor, Amerika uzay mekiğinin infilakını anında dünya takip edebiliyor.
Televizyon sayesinde dünya bu gelişmeleri yaşarken gazetelerde de artık dakikada 57 kelime yazabilen daktilolar, dakikada 12.000 kelime geçen ajansların hızına karşı koyamaz hale gelmiştir.
Bu arada TV, gazete, sinema vb. kitle iletişim araçları beraberinde önemli problemlerde getirmişlerdir. Kültürel sınırlar aşılırken, elektronik ortamlarda kültür savaşları bir başka deyişle kültür emperyalizmi kitle iletişim araçları eliyle yürütülmeye başlanmıştır. Sosyal hayat üzerinde olumlu ve olumsuz etkileri oluştu. Günümüzde kitle iletişim araçları adeta dünyamızı avuçlarının içine almıştır.dünyanın dört bir köşesinde büyük medya şirketlerinin kurdukları haber ağları adeta dünyanın nabzını tutmakta ve bunu tüm dünyanın yakından takip etmesini sağlamaktadırlar.İnternet aracılığıyla herhangi bir konu hakkında bilgisayarın tuşuna basmakla bilgi edinme imkanı sağlanmaktadır.Bunlar bilgi çağının insana sunduğu nimetlerdir.Bu nimetlerin yanında önemli sorunlar olmuştur.Bunlar kişiden başlayıp aileye, yapısına, topluma, toplumun kültürüne, yaşam biçimine, kitlelerin siyasi ideolojik yapılanmasına kadar bir çok konuyu etkisi altına almıştır.
Evet, günümüz insanı artık medyanın hem eseri hem de esiridir.Erik Fromm kararlarımızın bir çoğunu aslında biz vermiyoruz,bunlar bize dışarıdan telkin ediliyor.kararı bizim verdiğimize kendi kendimizi ,ikna etmeyi başarıyoruz.Oysa gerçekte yalnızlık korkusu ve doğrudan doğruya hayatımızı, hürriyetimizi ve rahatımızı ilgilendiren tehlikeler yüzünden başkalarının bizden beklediği şeylerle hareket ediyoruz.
Modern insan medyanın kendisinden beklediği gibi davranarak daha uygar bir toplumsal rızayı kazanmaya çalışırken medyanın ağırlığını hep üzerinde hisseder. Bu nedenle günümüz insanı bir türlü kendisi olamaz. Günümüz insan modeli medyanın kendisinden beklediğini gerçekleştiren modeldir. Medyanın elindeki imkanları düşünecek olursak günümüz insanın işi çok zordur, çünkü gittiği her yerde o vardır. Hayatının her alanında medyanın yönlendirilmesiyle karşı karşıyadır.
Kişiyi kedi istediği gibi yönlendiren medya bunu yaparken TV aracılığıyla onu tembelleştirmektedir ve TV’nin bir düğmesine basıp karşına geçen kitleleri uyuştururken gazete ve kitap okuma gibi okuma kültürlerini darbe indirmektedir. Zaten TV’nin görsel, işitsel bir kitle iletişim aracı olması onun daha kolay tüketilmesine sebep olmasındadır. TV ile basılı bir sözün bir arada yaşayabileceği hayali insanın kendi kendini kandırması olur. Çünkü bir arada yaşamak için eşit olmak gerekir. Oysa burada eşitlik söz konusu değildir. Basılı söz şimdi yalnızca kalıntı durumundaki bir epistemolojidir ve bir ölçüde TV ekranlarına benzer bir şekilde üretilen bilgisayarlar sayesinde hep bu durumda kalacaktır. Zaten okuma kültüründen uzak bir toplumu yönlendirme onu istediği gibi parmaklarında oynatabilme ve Chomsky’nin ifadesi ile kitleleri seçkin sürü hale getirmek siyasal rejim açısından önemlidir. Düşünemeyen, hesap sormayan, sorgulamayan, kış uykusuna yatmış hayvan misali bir toplum yaratmak egemenlerin en temel isteğidir.
KİTLE İLETİŞİMİ VE KİTLE TOPLUMU
Çağın en önemli toplumsal görünümü olan kitlenin ortaya çıkışı sanayi devrimiyle başlar. Sanayileşeme ve kentleşmeye bağlı olarak insanların başta üretim olmak üzere çeşitli koşullarda kabalık yığınlar halinde kalması 19. yy’in sonlarına doğru birkaç çekici bir toplumsal olgu olarak dile getirilmiştir.
Kitle içerisinde bulunan insanın durumu çok farklıdır. Birey yalnızken muhakemede bulunabilir. Özgür iradesini kullanarak bir karara varır. Buna göre birey yalnız başınayken manipüle edilme imkanı yoktur. Ama kitle içerisinde bireyin durumu bunun tam tersidir. Diğer yandan tarafından gerçekleştirilen zihinsel kuşatma bireyin özgür iradesini ortadan kaldırmıştır. Birey kitle iletişim araçları ve medyanın manipülesi karşısında çaresizdir. Çünkü kitle toplumunda karşılıklı ve serbest fikir alışverişi değil tek taraflı, buyurgan ve yönlendirici bir iletişim akımı vardır. Bu da bireyler arası özgür tartışma yoluyla kamuoyu oluşumunu engellemektedir.
Kitle toplumdaki bireyin özelliği ve kendiliği medya aracılığıyla anonim bir kimlik içinde erir. Burada popüler bir kültürel kimlik kadar, başat bir iletişim sisteminin de belirleyici olduğu söylenebilir. Göreceli olarak bireyin kitle iletişim sürecine katılması mümkün görünse de bu katılım birey etkileştiren, bağlı ve güdümlü kılan bir özelliğe sahiptir. Kamuoyu araştırmalarında gerçek görümünde seçenekler vardır. Bireyden bir seçim yapmasını istenir. Ancak hiçbir zaman seçim bireyin serbest iradesiyle oluşmaz. Kitle toplumu farklılığı bilinç üzerindeki manipülasyonu, bireyin ayrı ayrı ikna etme yolu ile değil toplum pusulasını biçimlendirmek yoluyla sağlamasıdır.
Sonuç olarak kitle toplumundaki günümüz insanın etkiye ve manipülasyona açık ancak hiçbir tepkisi olmayan yığınlar halinde geldiği kitle iletişim araçlarının kitleleri istediği gibi yönlendirdiği ve Baudrillard’ın ifadesiyle temsil gücünü de kaybeden sessiz çoğunluk içinde kültür gibi bilgi, güç ve toplumsallığın da gittiğidir.
KİTLE İLETİŞİMİ VE POPÜLER KÜLTÜR
Popüler kültür tıpkı kitle iletişimi gibi yaşamın her alanını kaplar. Yoğun biçimde yaşanır, tüketilir. Rahatsızlık veren yönleri vardır. Ama bunlar her zaman herkes tarafından fark edilmez.
Kitle iletişim araçlarının popüler kültüre el atışı 18. yy.’de başlamıştır. Popüler kültür salt belli malların kullanışı etkinlikleri popüler yapmaz. Bunlarla birlikte gelen belli bir dünya görüşleri ve düşünüş biçimlerini de popüleştirmeye çalışır. Siyasal iletişimde bunun yaygın adı gündem oluşturmaktır. Kitle iletişimindeki en açık örneği reklamlardır. Reklamlar güvensizliğe-özellikle de kişinin karşı güvensizliğine teşvik eder. Tüketicinin ütopyaya hiçbir zaman erişemeyecekleri mükemmelliğe inanmaları savunulur.
Popüler kültür kitle iletişim aracılığıyla TV, eğlence ve yarışma programları, TV haberleri, dergiler, müzikten giysilerimize, sloganlarımıza yiyecek ve içeceklerimize kadar bütün zevklerimizi ve tercihlerimizi yönlendirmektedir. Bunun dışında kalan popüler kültüre çağ dışı, yobaz olan şeylerdir. Popüler kültür, kapitalist dünya görüşünün ve tüketim toplumunun bir sonucudur. Popüler kültürün istediği tek tip insan ve tek tip düşünme sistemidir.
SONUÇ:
İletişim olgusu denilen süreç, bireysel ve kitlesel bazda önemle derecede bir nüfusa ve süreçleri değiştirme yeteneğine sahiptir. Farklı uzaklıklarda bulunan bireyleri ve kitleleri aynı durumda haberdar ederek eyleme sürükleme gücü tek bir düğmeye basarak sayısız denebilecek bilgi hazinesine ulaşabilme imkanı küçük büyük dünya içerisinde birleştirebilme yeteneğe göz önünde alındığında iletişimin etki alanı ve boyutları daha iyi anlaşılacaktır.
1. Kitle iletişim araçlarının yönlendirmesi sonucu günümüz insanları artık
özgür iradesini kullanamamakta gittiği her yerde nereye baksa neyi dinlese (ilan panoları, otobüslerin iki yanındaki levhalar, parlak vitrin yazılar ve gösterileri, reklamlar, kredi karları, haykıran radyolar, günlük gazeteler, iç çamaşırındaki etikete kadar) her olgunun medyaya bağlı olduğu günümüz insanı (üstelik özgürlük kavramının teorik olarak en çok tartışıldığı asrımızda) onunun karşısında adeta tutsak olmuştur.
2. Toplumsal anlamda kitle iletişim araçları kültür emperyalizminin en etkili silahıdır.
3. Kitle iletişim araçları siyasal alanlarda istedikleri gibi davranmakta işine geldiği zamanlarda gerçekleri ön plana çıkarıp işine gelmediği zamanlardaysa bu gerçekleri gizleyip kitleleri şuursuz yığınlar haline getirmektedir. Kitle iletişim araçları hem tüketimi kamçılamakta hem de insanları tembelleştirip kültürsüz seviyesiz umutsuz ve yargısız toplum oluşturmaktadır.
4. Ayrıca haber programlarında eğlencenin ön plana çıkması ya da toplumsal sorunların değil de sıradan meselelerin ön plana çıkarılması siyasal rejimlerin devamlılığı açısından gerekli görülmektedir. Ayrıca kitlelerin düşünmemesi için bu yönlü haberler özellikle yayınlanmaktadır.