GÜNEŞ SİSTEMİ VE ÖTESİ
• Uzay, yıldızlar, gezegenler ve göktaşlarıyla doludur. Bunların her biri gök cismi olarak adlandırılır.
• Yıldızlar, uzaydaki “bulutsu”( Nebula ) adı verilen gaz ve toz yığınlarının bir araya gelip sıkışmasıyla oluşan, çevrelerine ısı ve ışık yayan parlak gök cisimlerine denir.
• Yıldızlar canlı değildir, ama bir canlı gibi doğar, yaşar ve ölür. Ömrü sona eren yıldızlar şiddetli patlamalarla parçalanırlar. Yıldızlar sanılanın aksine köşeli olmayıp Güneş gibi küresel biçimdedir.
• Çevrelerine ısı ve ışık yayan yıldızlar farklı renklere sahiptir. Sıcak yıldızlar mavi ve beyaz, orta sıcaklıktaki yıldızlar sarı, soğuk yıldızlar ise kırmızıdır.
• Gökyüzüne Dünya’dan bakıldığında bir arada bulunan yıldız grupları takımyıldızı olarak adlandırılır. Romalılar ve Eski Yunanlılar, yıldız gruplarına hayvanların, çeşitli nesnelerin ve ünlü kişilerin isimlerini vermişlerdir.
• Büyükayı, Küçükayı, Ejderha, Çoban, Kuzey Tacı ve Orion(Avcı) takımyıldızlardan bazılarıdır.
• Kuyruklu yıldızlar (kirli kartopu), birer yıldız değildir. Bu gök cisimlerinin yapısında donmuş halde buz, gaz ve tozlar bulunur. Kuyruklu yıldızların en bilineni Halley kuyruklu yıldızıdır. Hale - Bobb adlı kuyruklu yıldız 1997 yılında Dünya’dan gözlemlenmiştir. Dünyadan en son izlenebilen kuyruklu yıldız 2002’de gözlenen Ikaye-Zhang (ikaye-Zeng) kuyruklu yıldızıdır.Kuyruklu yıldızlar, Güneş çevresinde dolanır. Güneş’e yaklaştıklarında içerdikleri bir miktar buz erir be buzla karışmış toz ve taş parçaları serbest kalır. Serbest kalan gaz ve tozlar güneş rüzgârıyla itilir. Böylece kuyruklu yıldızın kuyruk kısmı oluşur. Kuyruklu yıldızlardan kopan toz ve kaya parçaları Dünya atmosferine girdiklerinde sürtünmenin etkisiyle ısınır ve ince bir ışık çizgisi belirir. Bu doğa olayı halk arasında yıldız kayması olarak bilinir. Buna atmosfere hızla girip yanan meteor da sebep olabilir.
• Bazı meteorların tamamı yanmadığından yeryüzüne düşen parçaları olur. Atmosfere girerek yeryüzüne ulaşan meteorlara göktaşı adı verilir.
• Meteorlar düştükleri yerlerde çukurlar oluşturur. Buna meteor çukuru denir.
• Bu çukur Dünya yüzeyi üzerinde oluşmuşsa buna göktaşı çukuru denir. Meteor denilen bu parçalar çok büyük olursa yeryüzünde krater (çukurlar) oluşur.
• Bir diğer gök cimi de gezegenlerdir. Yıldızlar kendileri ısı ve ışık yayarken gezegenler yıldızlardan aldığı ışığı yansıtır. Gezegenler yıldızlardan daha soğuk ve daha küçüktür.
• İki gök cismi arasındaki uzaklığı ifade ederken ışık yılı birimi kullanılır. Bir ışık yılı, ışığın boşlukta bir yılda aldığı uzaklıktır.
GÜNEŞ SİSTEMİ:
Güneş’in ve onun etrafında belirli yörüngelerde hareket eden gezegenlerin, uyduların, kuyruklu yıldızların bulunduğu gök cisimleri topluluğudur.Güneş sisteminde sekiz gezegen vardır. Gezegenlerin Güneş’e olan uzaklıkları astronomi birimi (AB) ile ifade edilir. Bir AB Güneş ile Dünya arasındaki uzaklığa eşittir. 149, 6 milyon km.
• Merkür – Venüs – Dünya - Mars – Jüpiter –Satürn – Uranüs –Neptün • İlk dört gezegen iç, son dört gezegen ise dış gezegen olarak adlandırılır. İç gezegenler karasal yapıda, dış gezegenler birer dev gaz küreleridir.
• Güneş’e en yakın en küçük gezegen Merkür’dür. Doğal uydusu yoktur.
• Venüs Dünya’nın ikizi olarak da adlandırılır. Güneş sistemindeki en sıcak gezegendir. Diğer gezegenlerin tersine, saat yönünde hareket yapar. Bu yüzden Venüs’te güneş batıdan doğarken, doğudan batar. Büyüklüğü Dünya’nınkine çok yakındır. Sera etkisi fazladır. Halk arasında Çoban Yıldızı olarak adlandırılır. Doğal uydusu yoktur.
• Dünya atmosfer denen hava küreyle kaplıdır. Dünyayı aşırı sıcak ve aşırı soğuktan korur.
• Mars yüzeyinde bol miktarda demir bulunduğu için kızıl gezegen olarak bilinir.
• Jüpiter gezegenlerin en büyüğüdür. • Satürn gezegenin halkaları vardır.
• Uranüs Güneş etrafındaki yörüngesinde yuvarlanıyormuş(varil gibi) gibi görünür.
• Güneş’e en uzak gezegen Neptün’dür.
• Plüton 24 Ağustos 2006 tarihine kadar gezegenlerin en küçüğü olarak kabul edilmekteydi. Şimdi ise Cüce gezegenler sınıfına alınmıştır.
• Güneş sistemindeki gezegenlerin bazılarının etrafında dönen gök cisimleri vardır. Bunlara uydu denir. Dünya’nın uydusu Ay’dır. Ayın kendi ekseni etrafında 27 günde tamamlar. Kendi etrafında ki dolanımıyla dünya etrafındaki dolanımını yaklaşık aynı saatlerde tamamladığı için ayın hep aynı yüzeyi bize dönüktür.
• Çekim etkisi ile okyanuslar ve denizler Ay’a doğru bir miktar yükselir. Sonuçta günde iki kez oluşan gelgit hareketleri meydana gelir.
• Ay, Dünya, Güneş, diğer yıldızlar ve bulutsular gök ada (galaksi) adı verilen dev sistemlerin birer üyesidir.
• Dünyamızın içinde bulunduğu gök ada, Samanyolu galaksisi olarak bilinmektedir. Bu gök ada sarmal kollardan oluşur. Güneş sistemimiz bu kollardan Avcı kolunda bulunur.
•Gök adalar sarmal, eliptik ya da düzensiz şekillerde olabilir. Gök adaların hareketi yavaştır. Sarmal şekilde olan diğer bir gök ada da Andromeda gök adasıdır. Andromeda gök adası Dünya’dan bakıldığında teleskop kullanılmadan gözlenebilen gök adalardandır. Bir başka gök ada ise Sombrero gök adasıdır. Sombrero gök adasının şapkaya benzeyen bir görünümü vardır.
• Gök adaların da içinde yer aldığı gök cisimlerinin tümü, aralarındaki boşluklarla birlikte evreni oluşturur.
• Dünya dışındaki evren parçası uzay olarak adlandırılır.
UZAY ARAŞTIRMALARI
• İlk yıldız gözlemleyicileri gördükleri cisimlerin resimlerini mağara duvarlarına çizmişlerdir.
• Çinliler gökyüzünü inceleyerek gördüklerini taş ve parşömenlere çizmişlerdir. Böylece, ilk yıldız haritasını oluşturmuşlardır.
• Hollandalı gözlükçü Hans Lippershey, 1608 yılında ilk teleskopu icat etti.
• Astronomide kullanılabilecek ilk teleskop ise 1609 yılında, Galileo adlı bir İtalyan tarafından yapıldı.
• Galileo gibi teleskoplar yardımıyla gök cisimlerinin hareketlerini ve yapısını inceleyen bilim insanları gökbilimci olarak adlandırılır.
• 12 Nisan 1961’ de YURİ GAGARİN isimli kozmonot ilk defa uzaya çıkan insan olmuştur ve uzay aracıyla Dünya’nın çevresinde bir kez dönmüştür.• 1969’da Neil Armstrong, Edwin Aldrin ve Michael Collins adlı üç astronot Ay’a ulaşmayı başardılar.
• Zamanla gelişen teknoloji sayesinde Mars’a ve Venüs’e uzay sondaları gibi uzay araçları gönderildi.
• Mars’ın ve Dünya’nın çevresine uydular yerleştirildi.
• Uzay yolculuğu sırasında astronotların yaşamlarını sürdürebilmesi için özel giysiler üretildi.
• Uzay çalışmaları sırasında günlük hayatımızı kolaylaştıran teflon, uzayda kullanılan tükenmez kalem, alüminyum folyo, diş teli gibi araç ve gereçler ile uzay mekikleri, yapay uydular, uzay istasyonları ve özel tasarlanmış giysiler üretilmiştir.
• Yer çekimi olmadan üretilen metaller, cam ve seramikler daha sağlam yapılabilir ve Dünya’da yapılanlardan daha yüksek sıcaklıklara dayanabilir.
• Uzayda işe yaramayan roket parçaları, ölü uydular, yakıt tankları ve uzay aracı artıkları Dünya’nın çevresinde dolanan bir hurda yığını oluşturmuş ve bu durum uzay kirliliğine yol açmıştır.
Gezegenler ve Yıldızlar Arasındaki Farklar :
1- Yıldızlar ısı ve ışık kaynağı oldukları halde, gezegenler yıldızlardan aldıkları ışığı yansıtır.
2- Yıldızların konumları birbirine göre değişmezken, gezegenlerin konumları birbirine göre değişir.
3- Gezegenler yıldızlardan daha soğuk ve daha küçüktür.
4- Yıldızlar nokta şeklinde görünür, gezegenler yüzeysel şekilde görünür. (Yıldızlar çok uzak oldukları için gece gökyüzünde yanıp sönen saçılmış yapıdaki ışıklarıyla küçük nokta kaynaklar halinde görünürler. Gezegenlerin ışıkları, yanıp sönmeden sürekli kesintisiz olarak görünür).
5- Yıldızların sıcaklığı çok yüksektir, gezegenler ise soğuyup katılaşmıştır. Bir yıldızın yaşam öyküsü:
• Bulutsu(nebula) içindeki gaz ve toz bulutu toplanmaya başlayarak yoğun küreyi oluşturur.
• Merkezindeki sıcaklık yeterince yükseldiğinde yıldız patlamaya başlar.
• Yıldızın kütlesindeki hidrojenin helyuma dönüşmesiyle yüksek enerji ortaya çıkar. Bu enerji yıldızın büyümesine ve daha çok patlamasına neden olur.
• Yaklaşık 100 bin yıl içinde genç bir yıldız çok parlak bir cisim durumuna gelir ve en büyük boyutlarına ulaşır. Bu aşamada yıldız kırmızı dev adını alır.
• Zaman içerisinde süpernova patlamasıyla kırmızı devin dış tabakaları ayrılır ve uzaya doğru yayılır.
• Yaşlanan yıldızdan geriye, büzülen küçülen çekirdeğinden veya merkezinden başka bir şey kalmaz. Buna beyaz cüce denir.
• Yanıp bitmiş yıldız parlamak için çok soğumuştur. Bu ölü gök cismine siyah cüce denir.
Alıntı.
0 Yorum -
Yorum Yaz