Üyelik Girişi
fenciyim
Site Haritası
DUYU ORGANLARIMIZ VE SAĞLIĞI 

 İnsanlar değişen bir çevre içinde yaşarlar. Çevrede meydana gelen değişikliklere göre insan vücudu kendini ayarlamak mecburiyetindedir.

Vücudumuza dış ortamdan gelen bilgiler, duyu organları yoluyla sinir sistemine taşınır.Duyu organları içinde özel hücre grupları olan duyu almaçları (hücreleri) yer alır. Bu duyu almaçları sayesinde çevremizdeki bir cismin rengini, sesini, kokusunu, sertliğini, yumuşaklığını, sıcaklığını ve soğukluğunu fark ederiz. Duyu organları tarafından alınan bu uyarılar beyne iletilir. Beyin, gelen uyarıları değerlendirerek vücut için gerekli komutları verir. 

 

 

   

 

 Nasıl Görürüz?

 Göz, yüz bölgesinde, göz çukuru denilen yuvalarda bulunur. Şekli yuvarlaktır. Göz, ışığı algılayan duyu hücrelerine sahip görme organımızdır. Göz, görme işinde doğrudan görev alan kısımlar ve koruyucu kısımlardan oluşmuştur. Koruyucu yapılar kaşlar, göz kapakları, kirpikler, göz yaşı bezleri ve göz kaslarıdır.Göz üç tabakadan oluşur. Dıştan içe doğru sert tabaka, damar tabaka ve ağ tabakadır.

a. Sert Tabaka

 Göz yuvarlağını en dıştan saran beyaz renkli sert tabakadır. Sert tabaka gözün iç kısmını korur ve göz yuvarlağının ön tarafında saydam tabakayı meydana getirir. Saydam tabaka (kornea) sert tabakanın incelip saydamlaşmasıyla oluşmuştur. Saydam tabaka, ışığı kırar ve göz bebeğinde toplanmasını sağlar.

b. Damar Tabaka

 Sert tabakanın altında yer alır. Gözü besleyen kan damarları bakımından zengindir. Damar tabakanın iç yüzeyi, siyah renk maddesi taşıyan hücrelerden oluşur. Bu tabaka gözün içini karanlık bir odaya çevirir. Fazla ışık bu tabakada emilir.

İris: Damar tabakanın gözün ön tarafında düzleşmesiyle düz kaslardan oluşmuş bir yapıdır. Daralıp genişleyerek göze girecek ışık miktarını ayarlar.

Göz Bebeği: İrisin ortasında bulunan, göze ışık girmesini sağlayan açıklıktır.

Göz Merceği (Göz Billûru): Canlı, esnek ve saydam bir yapıdır. Göze giren ışığı kırıp ağ tabakaya düşmesini sağlar. Göz merceği, kaslarla damar tabakaya bağlıdır.

c. Ağ Tabaka (Retina)

 

En içteki tabakadır. Yapısında görme duyu hücreleri bulunur. Işığa duyarlı hücrelerin bir kısmı koni, bir kısmı çomak şeklindedir. Çomak şeklinde olanlar zayıf ışıkta görmeyi sağlar. Koni şeklinde olanlar parlak ışıkta ve renkli olarak görmemizi sağlar. Görüntüler, ağ tabaka tarafından alınarak elektrik sinyalleri şeklinde sinirlere verilir. Sinirler, görüntüyü beyne iletir. Görüntü beyinde algılanır. Ağ tabaka üzerindeki sarı benek görmenin en iyi olduğu, kör nokta görmenin olmadığı yerdir. Sarı benek, göz merceğinin ışığı odakladığı yerde bulunur.

 Kör nokta, görme sinirlerinin gözden çıktığı ışığa duyarlı olmayan bir bölgedir.

 

Görme Olayının Gerçekleşmesi

 

Göze dışarıdan gelen ışık, sırasıyla şu kısımlardan geçer ve ağ tabakaya ulaşır:

 Işık ---------   kornea  -------------   göz bebeği -------------   göz merceği  ---------------  retina (ağ tabaka) Göz bebeğinden geçen ışınlar, mercekte kırılarak ağ tabaka üzerinde sarı benekte ters görüntü oluşturur.   Ters görüntü sarı benekteki duyu hücreleri tarafından görme sinirlerine gönderilir.   Görüntü, sinir hücreleri tarafından beynin görme merkezine taşınır.   Görme merkezinin uyarıları değerlendirmesi sonucu net, düz görüntü oluşur.

Göz Uyumu: Bakılan cismin uzaklığına bağlı olarak, göz merceği kaslarının kasılıp gevşemesiyle şişkinleşir veya yassılaşır. Buna göz uyumu denir. Cisim uzaktaysa göz merceği daralır. Cisim yakındaysa göz merceği şişkinleşir.

 

Göz Kusurları

 

a. Miyopluk

 

Görüntü sarı benekte değil, retina tabakasıyla mercek arasında oluşur. Miyop insanlar yakını görür, fakat uzaktaki cisimleri net göremez.

 

Sebepleri

 Göz merceğinin şişkinleşerek ışığı fazla kırması ya da göz yuvarlağının optik eksen boyunca geriye doğru uzaması.     

Düzeltilmesi

 Kalın kenarlı mercekle düzeltilir.

b. Hipermetropluk

 Hipermetrop gözde görüntü retina tabakasının gerisinde oluşur. Hipermetrop göz uzaktaki cisimleri görür, fakat yakındaki cisimleri net göremez.

Sebepleri

 

Göz merceğinin ışığı normalden az kırması ya da göz yuvarlağının optik  eksen boyunca arkadan öne basık olması.

 

Düzeltilmesi

 

İnce kenarlı mercekle düzeltilir.

 

c. Astigmatlık

 Merceğin veya saydam tabakanın yüzeyinin pürüzlenmesiyle oluşur. Silindirik mercekle düzeltilebilir.

ç. Presbitlik

 Göz merceğinin esnekliğini kaybetmesiyle oluşur. İnce kenarlı mercekle düzeltilir. Yaşlılarda görülür.

d. Katarakt

 Merceğin saydamlığını yitirmesiyle oluşur. Ameliyatla düzeltilir.

e. Şaşılık

 

Göz yuvarlağını hareket ettiren kasların normalden uzun ya da kısa olmasından kaynaklanır. Ameliyatla düzeltilebilir.

 

f. Renk Körlüğü

 Bazı renkleri ayırt edememe durumudur. Kalıtsal bir hastalıktır. Genelde renk körleri kırmızı ve yeşil rengi ayırt edemez.              

Nasıl İşitiriz?

Kulak, işitme ve denge organıdır. Cisimlerin titreşmesi sonucu havada ses dalgaları oluşur. Kulak, ses dalgalarını algılayan duyu organımızdır.

Kulak; dış, orta ve iç kulak olmak üzere üç bölümde incelenir. 

a. Dış Kulak

 Kulak kepçesi ve kulak yolundanoluşur. Kulak kepçesi, kıkırdaktanyapılmış kıvrımlı ve esnek bir yapıdır. Çevreden gelen sesleri toplar. Ses dalgaları kulak yoluyla orta kulağa iletilir.

b. Orta Kulak

 Kulak zarı çekiç, örs, üzengi kemiklerinden oluşur. Östaki borusu orta kulağa açılır. Kulak yoluyla gelen ses dalgaları kulak zarını titreştirir. Çekiç, örs ve üzengi kemikleri bu titreşimleri iç kulağa aktarır. Östaki borusu orta kulağı, yutağa bağlar. Dış kulak ve orta kulak arasındaki basıncı dengeler. 

c. İç Kulak

 İç kulakta hem işitme hem de vücudun dengesini sağlamakla ilgili yapılar bulunur. Oval pencere, yarım daire kanalları ve salyangozdan oluşur. Orta kulaktan küçük kemiklerle taşınan titreşimler iç kulakta oval pencereye aktarılır. Salyangozda, korti organı denilen yapıda işitme duyu hücreleri vardır. Salyangoz içindeki sıvı tarafından iletilen ses uyarıları, duyu hücreleriyle algılanarak işitme sinirleriyle beyne iletilir. Beyinde bu uyarılar yorumlanarak işitme olayı tamamlanır.   Yarım Daire KanallarıSalyangozun üst kısmında bulunur. Birbirine dik yarım daire şeklinde üç kanaldan oluşur. Her iki kulağımızda bulunur. İçinde sıvı vardır. Yarım daire kanalları beyincik ile birlikte görev yaparak dengede durmamızı sağlar. İşitme olayı ile ilgisi yoktur. 

 

Nasıl Koku Alırız?   

  Burun, koku alma organımızdır. Burun boşluğu iki delikle dışarı açılır. Iç taraftan yutağa bağlanır. Burun boşluğunun üstünde burnun içini örten epitel doku üzerinde koku sinirlerinin yoğun olduğu sarı bölge vardır. Bu yüzey mukus salgısı yapar. Buraya mukoza da denir. Koku sinir uçları mukoza içinde gömülüdür. Koku taşıyan gazlar, burna girdikten sonra mukus sıvısı içinde çözünerek duyu sinirleriniuyarır. Sinirler uyarıları beyne iletir. Böylece koku algılanır.     Burundaki duyu hücreleri çabuk yorulur. Sürekli aynı koku gelirse, zamanla hissedilen koku azalır ya da hiç koku hissedilemez. Buna koku yorgunluğu denir. Bu durumda burun, ancak farklı bir kokuyu algılayabilir.     Nezle olan birinde burundaki mukus tabakası kalınlaştığından koku alma duyusu zayıflar. Burun, koku alma organı olduğu gibi solunum sisteminin de bir organıdır. Beynimizde koku ile tat uyarıları aynı merkezde değerlendirildiği için, koku alma ile tat birbiriyle yakından ilgilidir. Bu yüzden yiyeceklerin tadını ve kokusunu birlikte algılarız. Nezle olunca besinlerin tadını da iyi alamayız.  

 

Nasıl Tat Alırız?  

  Dil, tat alma organımızdır. Epitel doku ile örtülüdür. Dil üzerinde tat tomurcukları bulunur. Tat tomurcukları içinde duyu hücreleri vardır. Bu tomurcuklarda dört ana tat algılanır: Acı, tatlı, tuzlu ve ekşi. Tat tomurcukları dilin belli kısımlarında yoğunlaşmıştır. Bu yüzden dilin bazı bölümleri belli tatları daha iyi algılar.   Bir maddenin tadının algılanabilmesi için maddenin tükürük sıvısı içinde çözünmesi gerekir. Dilde çözünen tat molekülleri tat tomurcuklarını uyarır. Uyarı, tat tomurcuğundan sinirlere aktarılır ve beyne iletilir. Tadın alınmasında, besinin koku moleküllerinin uyarmasıyla burun da rol oynar.   Dil, besinleri ağzımızda çevirerek dişlerimizle parçalamaya yardım eder. Ayrıca, ses ve harflerin çıkışına yardım ederek konuşmamızı sağlar.   

 

 

  Derimizle Nasıl Algılarız? 

 

   Deri, vücudu çepeçevre saran, geniş yüzeyli bir organımızdır. Deri, insanda;

 

- Dokunma, basınç, sıcaklık, ağrı gibi mekanik duyuları algılar.

 

- Terlemeyle boşaltıma yardımcı olur.

 

- Mikropların girişini engeller.

 

- Solunuma yardımcıdır.

 

- Vücut ısısının ayarlanmasında etkilidir.

   Deri, üst ve alt deri olmak üzere iki tabakadan

oluşur.

 

a. Üst Deri (Epidermis)

 Üst deri, ölü tabaka ve malpighi tabakasından oluşur.Ölü Tabaka (Korun): Sertleşmiş protein ve ölü hücrelerden oluşur. Mikropların vücuda girişini engeller.

Canlı Tabaka (Malpighi): Ölü tabakanın altında bulunan canlı hücrelerden oluşan kısımdır. Bu tabakada ölen hücreler üst tabakayı oluşturur. Deriye renk verir.

 

b. Alt Deri (Dermis)

 Kıl kökleri, kan damarları, sinirler, duyu hücreleri, ter bezleri, bağ doku ve yağ hücreleri bulunur. Duyu almaçları (duyu hücreleri) vücudun her yerine aynı oranda dağılmamıştır. Örneğin topuklarımızın ısıya duyarlılığı ile elimizin ısıya duyarlılığı farklıdır.                                                           

DUYU ORGANLARIMIZIN SAĞLIĞI

Göz:

Okurken ve yazarken odanın ışık durumuna dikkat etmeliyiz. Aşırı güneş ışınlarından kaçınmalıyız. Tozlu, dumanlı yerler göz sağlığı için zararlıdır. Gözlerde meydana gelen hastalıklarda gecikmeden doktora gidilmelidir.

Kulak:

İşitme sinirleri çok çalıştığında yorulur. Gürültülü yerlerde sürekli bulunan kimselerde işitme kaybı olur. Kulak sağlığını korumak için gürültüden uzak yerlerde durulmalıdır. Müzik aletlerinin sesi kendi işiteceğimiz kadar ve kulağımıza zarar vermeyecek kadar açılmalıdır. Kulak sert cisimlerle karıştırılmamalı, kulak yoluna sivri cisimler sokulmamalıdır. Kulak dış darbelerden korunmalıdır. Patlama sesi gibi kuvvetli seslerde ağız açılmalıdır.

Burun:

Burun sivri cisimlerle karıştırılmamalı, kıl kopartılmamalıdır. Nezle, grip gibi hastalıklardan korunmalıdır. Sık görülen burun kanamalarında hekime gidilmelidir.  

Deri:

Deri temizliğine önem verilmelidir. Deride oluşan kirli tabaka solunuma ve terlemeye engel olur. D vitamini oluşturmak için güneş banyosu yapılmalıdır. Gereğinden fazla güneşte kalınırsa, güneşin zararlı ışınları deri kanserine ve yanıklara sebep olabilir.

Dil:

Ağız sağlığını korumak için, çok soğuk ve sıcak gıdalar alınmamalıdır. Alkol ve sigara ağız sağlığı açısından çok zararlıdır, kesinlikle zararlı maddelerden uzak durulmalıdır.                                                                                                            

                                                     Suna gülçek-ders notlarım-fenciyim.com



2 Yorum - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi8
Bugün Toplam291
Toplam Ziyaret1815457
Saat
Takvim
Hava Durumu