Kalıtım ve Kalıtsal Hastalıklar
Canlılar arasındaki benzerlik ve farklılıkların, ortaya çıkmasını sağlayan, bunların anne babadan çocuğa nasıl geçtiğini, kalıtsal hastalıkları ve tedavileri inceleyen bilim dalıdır. Aynı tür canlılar kendi aralarında görünüş olarak farklılık gösterirler(saç rengi, göz rengi vb. ).Kalıtımın diğer bir adı da soyaçekimdir. Bütün canlılarda görülür.
KALITSAL HASTALIKLAR
Genlerle yavrulara geçen özelliklere kalıtsal özellikler denir (kan grubu, göz rengi, çok parmaklılık, renk körlüğü vb.).Bazı hastalıklar havada, suda yiyecek ve içeceklerde bulunan mikroplardan ileri gelir.Bazılarının nedeni doku ve organların zamanla yıpranmasıdır. Kalıtsal hastalıklar yada bozukluklar ise kusurlu genlerin kuşaktan kuşağa aktarılmasından kaynaklanır.Bir canlının büyümesi, gelişmesi ve yaşamını sürdürmesi için gerekli bilgileri taşıyan kalıtım birimlerine gen denir. Genler DNA’dan(deoksiribonükleik asitten)yapılmıştır.Yeni doğan bir bebek genlerini kalıtım yoluyla anne-babasından alır. Eğer bütün genleri normal ise, yani sağlıklı bir insan da bulunması gereken özellikleri taşıyor ve hepsi üstüne düşen görevi eksiksiz yerine getirebiliyorsa bebek sağlıklı doğacaktır.Ama bazı bebeklerde, anne ya da babadan gelen kromozomların biri ya da bir kaçı kusurlu olabilir. Bu durumda vücuttaki bazı etkinlikler bu bozuk genlerin aktardığı yanlış bilgiye göre yönlendirileceğinden bebekte kalıtsal bir bozukluk ya da hastalık ortaya çıkar.Birçok ülkede yaklaşık her 30 bebekten birinde kalıtsal bir hastalık ya da bozukluk söz konusudur. Kalıtsal hastalıkların bir çoğu ameliyatla, ilaçlarla ve çeşitli uygulamalarla denetim altına alınarak hasta çocukların yaşamlarını normal olarak sürdürmeleri sağlanabilir.
KALITSAL HASTALIKLARIN TANISI
Bir insanın en doğal haklarından birisi sağlıklı olarak dünyaya gelebilmektir.Günümüzde uygulanan birçok doğum öncesi tanı yöntemiyle bu hedefe oldukça yaklaşılmıştır. Gene de istenen sonuçların elde edilmesi için aile bilinçli davranmalı,hekim de bu yöntemleri usulüne uygun biçimde kullanmalıdır. Böylece doğum öncesinde bazı riskler önlenebilecek ve var olan sorunlar uygun yöntemlerle çözülebilecektir.Kalıtsal (genetik) hastalıklara yaklaşımda temel ilke bunların ortaya çıkmasını engellemektir. Bu ilke tedavi edilmeyen hastalıklar kadar tedavi edilebilen hastalıklar için de geçerlidir.Kalıtsal hastalıkların bir bölümü düzeltilebilen bozukluklardır. Örneğin tavşan dudakça da birçok doğumsal kalp hastalığı doğumsal yöntemlerle tedavi edilebilir. Bazı kalıtsal hastalıklar da ise eksik olan madde dışarıdan verilerek tedavi sağlanır.Bunun örnekleri hipotiroidizmde tiroide hormonu kullanılması ve hemofili hastalıklarına faktör VIII verilmesidir. bazı metabolizma ürünlerinin vücutta birikmesine bağlı hastalıklarda ise bu birikimi önleyen ilaçlar kullanılır.Bazı hastalıklar da sağlıklı bir insandan alınan genlerin hastanın gen yapısına eklenmesiyle tedavi edilebilir.
GENETİK DANIŞMANLIK
KALITSAL HASTALIK TAŞIYAN BİREYLERİN SAPTANMASI
BAŞLICA KALITSAL HASTALIKLAR1
Bozuk genlerin bir araya gelmesiyle kanın pıhtılaşmaması şeklinde ortaya çıkan hastalıktır.Aile içi birleşmeler sonucu olduğu yanlış yere sanılmış olan bu hastalık ,özellikle kuşaklar boyu Avrupa krallık sülalerini kasıp kavurduğun , çok ünlüdür.Kurban,hemenher zaman bir erkektir ve hastalık bütün erkeklere “taşıyıcı” olarak adlandırılan annelerinden geçer.Günümüzde bu hastalığın görüldüğü birkaç kadın,hem hemofilili bir babaya,hem de taşıyıcı bir anneye sahip olma şansızlığına uğratmıştır.Hemofili çok ender görülen bir hastalık olduğundan,son olarak sözü edilen durum son derece ender bir durumdur.Pek çok ailenin durumu uzun yıllar boyunca açıklık kazanmaz.Ailelerin çoğu için ilk taşıyıcılar konusundaki klinik detaylar eksiktir ve unutulmuştur.Fakat kraliyet aileleri söz konusu olduğunda durum değişir.7 nisan 1853′te ,kloroform kullanılarak yapılan doğum da,kraliçe Viktorya’nın hemofili taşıdığını ortaya koyuyordu.Kanın mekanizmasındaki bozukluğa yol sakat geni,X kromozomunu taşır;bu,”cinsiyete bağlı karakteristik ” adıyla bilinen durumdur.Cinsiyet kromozomları insanın cinsiyetini tayin eder .Fakat aynı zamanda ,cinsiyetten bağımsız olan renk körlüğü araları bitişik parmaklar ,kas sakatlıkları ve hemofili gibi karakteristikleri içeren genlere de sahiptirler.Erkek çocuk X kromozomunu hiçbir zaman babasından almayıp her zaman annesinden alır.Kadınlar da ise hastalık görülmez ,çünkü sadecedir kusurlu ,öbürüyse normal olan iki X vardır ;normal olan.yeterli pıhtılaştırıcı unsuru sağlar .Kadın,kız ve oğullarının her birine X kromozomlarından birini verecektir Çocuklar kusurlu olanı alabilecekleri gibi kusursuz olanı da alabilirler .Kızların taşıyıcı oğullarının hemofilili olma şansının yarı yarıya oluşu buradan gelmektedir.Durumun ilk olarak ortaya çıkmasına Leopold yol açtı;çok ufak tefek yaralar büyük kanamalara yol açıyordu ve vaftizi uzun süre geciktirildi. Leopold’un bütün çocukluğu çeşitli hastalıklarla dolu geçmişti ve yirmi altı yaşındayken bile annesi Avusturya yolcuğuna izin vermedi.Bu yolculuk,kraliçenin yazmış olduğu gibi,hem prensin sağlığını hem de onu merak etmekten kendi sağlığını tehlikeye sokacaktı .Bununla beraber üç yıl sonra evlenmesine izin verdi.Küçük bir kazanın sebebiyet verdiği büyük bir kanamadan öldüğünde Leopold un bir kızı vardı ve karısı erkek doğacak bir çocuğa gebeydi.Leopold un hastalığı kızına geçirmesinden önce(erkek çocuknormaldi ,kraliçe Viktorya ailelerinin “bu müthiş hastalığın pençesinde” olduğunu yazmasına sebep olan başka belirtilere de şahit olmuştu.Leopoldan on yıl önce doğan Alice ,1862′de evlenmişti.İki kız taşıyıcı,Leopold’un ölümünden on bir yıl önce üç yaşındayken,pencereden düşmesini sebebiyet verdiği kanamadan ölen oğlu dahemofililiydi.Şimdilik hemofiliye bir çara bulunamamıştır fakat pıhtılaştırıcı madde kısa bir süre etkili olmak üzere zerk edilebilir.Bu süre ancak bir gündür. Geçmişte kanama korkusu hastalıklı bir kimseye hiçbir şey yaptırılmamasına yol açardı.Günümüzde,hemofilli çocuklarla uğraşmak üzere özel alçak boyda ve pamuk doldurulmuş eşyalı çıkıntısız döşemeli ve yumuşak oyuncaklı kreşler vardır.Fakat aşırı korunmanın da ziyanlı olduğu belirtilmektedir.Günümüze kadar bir tedavisi bulunamamıştır.Ve dünyanın,Kraliçe Viktorya’nın”bildiklerimin en kötüsü”olarak adlandırdığı bu hastalıktan kurtulması için epey zamana ihtiyacı vardır.
- ALBİNİZİM
“Gebe kaldı ve derisi kar gibi beyaz,gül gibi kırmızı saçları yün gibi beyaz ve uzun,güzel gözlü bir çocuk doğurdu”.sözü edilen çocuk,bir gemi yaparak Tufandan kurtulan Nuh’tur .Bu tasvir İsa’dan yüzyıl kadar önce yazılmış olan bir kutsal kitapta yer almaktadır(Enoch’un kitabı) .Belirtilen özellikler albino özellikleridir.Daha sonra ki dünya nüfusunu atası Nuh olduğuna göre albinoların sayısının çok daha fazla olması beklenirdi.Alginizim çekinik bir genin yol açması sebebiyle (doğal çekimin işe karışmadı düşünüldüğünde),dörtte birimizin albino olması gerekirdi.Oysaki albinizim çok daha az oranda ,fakat bütün ırklarda görülmektedir.Bir kusur olarak adlandırılabilir,çünkü pigment yokluğu gözlerin zayıf ve astigmat olmasına,güneşe tahammül edilmemesine yol açmaktadır.Ayrıca,her ne kadar Avrupalı albinolar sarışın ve açık tenli kişiler arasında fazla göze batmadan dolaşa biniyorsalar da durum zenciler,Japonlar ve kızıl dereliler için aynı değildir.Bildirilen oran, Avrupa için aşağı yukarı yirmi binde birdir.Ortalama olarak İngiltere’de2500 ABD ‘de 9000 albino vardır.Koyu renkli toplumlarda albinizim daha yaygındır.Nijerya da oran 3000′de birdir ve herhangi bir şehirde kolaylıkla seçilmektedir .Panamadaki bir kızıl dereli gurubunda (SanBlas)oran 132′de birdir.Çekinik albino geni Avrupalılarda 70′de bir oranında bulunmaktadır.Bir çocuğun albino olması için taşıyıcı(heterozigot)kimsenin bir başka taşıyıcıyla eşleşmesi gerekir. Hem ana hem de babanın albino olduğu durumlarda çocuklar kesin albino olur. Ana babanın birini albino olması sonucunda çocuk 70′te birimiz oranda taşıyıcı olur ve görünüşü normaldir.Ana babadan birini taşıyıcı olup olmadığı ancak albino bir çocuğun doğumuyla anlaşılabilir.Bir ailede daha önceden albino çocuk görülmüşse,bir başka çocuk görülme şansı 4′te bir oranındadır.Sonuç olarak da albinoların iki renkli olabileceğini ve melanin (saç ve deri dokucularındaki renk maddesi)eksikliğinin büyük bir olasılıkla tirozinaz enziminin yokluğundan ileri geldiği düşünülmektedir.Bu enzim,tiroksinin melaline dönüştüğü ilk evrede katalizör rolünü oynamaktadır.Gözün pembe oluşu pigment renginde değil pigment yokluğu nedeniyle kanın kırmızı renginin görülebilir olmasından ileri gelmektedir. Kuvvetli ışıktan albinoların gözleri çok zedelenir,bu nedenle koyu renk gözlük kullanırlar.Bedenleri Nuh peygamber gibi bembeyaz olanlar için bir çare bulunamamaktadır.
HABSBURG DUDAĞI
Dünyada binlerce burun,alın,çene şekli bir baba oğlun, bir ana oğlun ,bir babakızınkinin çok benzer oluşu dikkate değer.Bu biçimlerin tarifi çok güç fakat müşahedesi kolaydır.Baskerville ailesini sorguya çekerken,Sherloch Holmesportresini gördüğü bir ata ile torunu arasındaki benzerliğe hayret etmişti.Sonrada,hayalinde sakallarını kazıyarak ,ailenin kendini gizli tutan bir ferdini ortaya çıkarmıştı.Bu tür baskın bir aile karakteristiği, portrelerini yaptırmak için yeterince zengin ve asırlar boyu hüküm sürecek kadar kudretli olan HABSBURG sülalesinde görülür.HABSBURG dudağı her halde tek bir gene bağlıdır.Öne doğru bir çıkıntı yapan çirkin altdudağa ,dar bir çene ve çoğu zaman hafif açık bir ağız eşlik eder.İyi bir şan solarak,hiçbir gravürcü ve ressam ,zamanımızda da bu ağız şeklini güzelleştirme gitmemiştir. Bu dudağa sahip tarihi kişiler arasında imparator I.Maximilian(XV.yüzyılda doğan ), imparator V.Charles (XVI.yüzyıl),arşidük Albrecht ve İspanyaKralı XII.Alfonso vardır.Bu ender değişken,bir ailede dönüp dolaştığına ve sadece kusura sahip kişiler tarafından geçirildiğine göre ,tek bir baskın genin esiri olsa gerektir. Kalıtımla geçme şansı 50:50 olan bu kusura sahip kişilerin, çocuklarına da geçirme şansı aynı orandadır.Pek çoğumuzda HABSBURG dudağına benzer bir şey yoktur,fakat dille ilgili garip bir yetenek vardır.Bazı kimseler dillerini iki yandan ve yukarı doğru U şeklinde kıvırabilirler,bazıları kıvıramaz.Fakat son derece belirgindir.Bu karakteristiğin genetiği üzerinde fazla çalışılmamıştır ve her ne kadar daha uzağa tükürebilmeyi sağlıyorsa da,dili bu şekilde hareket ettirmenin ne işe yaradığı bilinmemektedir.
- RENK KÖRLÜĞÜ
- TAT ALMA, TAT ALAMAMA
SAÇ DÖKÜLMESİ
Zamanla ilerleyen saç dökülmesi kellikle sonuçlanır. Yıllar geçtikçe insan yaşlanır;yaşlanmaya koşut olarak saçlar da zayıflar ve seyrekleşir. Dökülme büyük olasılıkla saçlı deriye gelen kan akımının ve besleyici maddelerin azalmasına bağlıdır. Saçların dökülmesinin tipik bir ilerleyişi vardır. Şakaklardan başlar, ardından tepeye ayrılır,bazen alın üstünde bir tutam saç kalacak biçimde sürer ve sonunda yalnızca ensenin üstünde yarım taç gibi bir kulaktan öbürüne uzanan saç kalır. Yaşın ilerlemesiyle ortaya çıkan ve fizyolojik bir olgu kabul edilen saç dökülmesi, yapısal ve kalıtsal olduğu söylenebilir. Çoğunlukla erkeklerde görülür. Fakat hemofili veya renkkörlüğü gibi cinsiyet genine bağlı değildir. Erkeklerde kadınlardan çok görülmesi, cinsiyete bağlı olduğunu belirtmez. Saçı dökülmüş bir erkek bu karakteristiği oğullarının yarısı kadarına geçirecektir. Fakat konu istisnalarla doludur. Ayrıca saç dökülmesinin başlıca iki farklı tipi olduğu sanılmaktadır. Bunlardan birinde saçlar otuz yaştan önce seyrekleşmeye başlamaktadır. Öbüründe ise saçlar daha geç dökülmektedir.Başlangıçtaki, saçı dökük-dökük değil ayrımındaki basitlik saç dökülmesini başlama yaşı çekiniklik karakteri erkek hormonlarıyla ilişkisi yaşlılıkla bağlantısı ve kalıtımla geçişinden birden fazla genin rol oynamasıyla karışmaktadır. Basitlik, yerini bir karışıklığa bırakır ve bu sebepten çocuğun saçları konusunda tahminler yürütmekten kaçınır. Bununla birlikte erken başlayıp ilerleyen saç dökülmesi baskın bir genin işe karıştığı düşüncesini uyandırmaktadır. Sadece erkeklerde baskın olduğundan,erkenden saçlarını kaybeden kimsenin oğullarının yarısından aynı hal görünecek,fakat kızlar için bu durum söz konusu olmayacaktır. Gelecek kuşaklarda ise bu kız ve oğulların yarısı, kendi oğullarının yarısının saçlarının erken dökülmesine neden olacaktır.
alıntıdır. ....fenciyim.com
Ceren Turgut
performans görevi ödevim Yücel i. Ö. Okulu-6/B