KAPI ZİLİ, RADYO, TELEFONDA MIKNATIS BULUNUR
Kapı zili:
Kapı zilinin esas yapısını elektromıknatıs oluşturur. Elektromıknatısın karşısında, elektromıknatısın kutuplarına değmeyen şerit şeklinde bir yayla tutturulmuş ve yumuşak demirden yapılı bir armatürü vardır. Armatürün arkasında değme vidası bulu¬nur.
Zilin anahtarı kapalı du¬ruma getirilince devreden akım geçer ve elektromıknatıs mıknatıslanır.
Elektromıknatıs
armatürü çeker ve tokmak çana vurur. Tokmak çana vururken armatür değme nokta¬sından ayrılacağından, devredeki akım kesilir. Akım kesilince elektromıknatısın çekme özelliği kaybolacağından tokmak geriye gelir. Armatür yay yardımıyla değme vidasına dokunduğunda, devre tekrar kapanır ve zil tekrar çalar.
Radyo :
Sesin bir yerden başka bir yere iletilmesini sağlayan düzeneklere radyo denir. Radyo verici ve alıcı olmak üzere iki kısımdan oluşur.
Radyo Vericisi :
Ses sinyalleri uzaklara iletilirken elektromanyetik dalgalar üzerine bindirilir. Bu olaya MODÜLASYON denir. Modülasyon sonucu oluşan dalgaya da radyo dalgası denir. Bu dalgalar ışık hızı gibi hareket ederler.
Mikrofona ses verilince,mikrofonun direnci ses titreşimlerine göre değişir. Böylece ses frekansı ile aynı olan alçak frekanslı bir akım oluşur. Oluşan elektrik akımı amplifikatör tarafından yükseltilir. Bu sinyaller,osilatörün ürettiği yüksek frekanslı sinyallerle beraber modülatöre gider. Modülatör; ses sinyallerini,osilatörün ürettiği elektromanyetik dalgalara yükleyerek dalgaları modüle eder. Modüle edilen sinyaller antene gönderilmeden önce amplifikatörde güçlendirilir. Anten ise elektromanyetik dalgaları atmosfere yayar.
Radyo Alıcısı :
Havadaki elektromanyetik dalgalar radyo alıcısı tarafından alınabilir. Radyo bu dalgayı DEMODÜLASYON işlemine sokarak ses sinyalinin taşıyıcı sinyalden ayrılmasını sağlar.
Antene gelen sinyaller amplifikatörde yükseltildikten sonra dedektöre gelir. Dedektörün görevi radyo vericisindeki modülatörün yaptığını tersine çevirmektir. Alıcıdaki dedektör ise ses sinyallerini radyo dalgalarından ayırır. Yani dedektörde ses frekansında elektriksel sinyaller elde edilir. Daha sonra bu sinyaller amplifikatörde yükseltilerek hoparlöre gönderilir. Hoparlör vericideki mikrofonun tam tersi görev yaparak elektrik sinyallerini ses sinyallerine dönüştürür.
Telefon:
Günümüzün en yaygın haberleşme aracı olan telefon, 1 876’da Ameri¬ka Birleşik Devletleri’nde Graham (Gıraham Bell) tarafından bulundu. Ülkemizde tele¬fon 1908’de kullanılmaya başlandı. İlk otomatik telefon görüşmelerine ise 1926’da An¬kara’da başlandı.
Basit bir telefon devresinde, mikrofon, batarya ve kulaklık bulunur. Mikrofonun içinde kömür tanecikleri vardır. Konuşma, mikrofon önünde yapılır. Konuşma esnasın¬da çıkan sesin şiddetine göre diyafram titreşir. Buna bağlı olarak mikrofonun direnci de¬ğişir. Ses dalgalarının şiddetine göre kömür tanecikleri sıkışır veya gevşer. Değişen di¬renç, akım şiddetini artırır veya azaltır. Akım şiddetinin değişmesi, kulaklıktaki elektro¬mıknatısın çekme kuvvetini değiştirir. Kulaklıkta bulunan diyafram titreşir ve havayı titreştirir. Bu titreşimler, insan kulağının duyabileceği düzeydedir. Bu nedenle titreşimler ses olarak duyulur.
Telgraf:
Haberlerin bir yerden başka bir yere işaretlerle iletilmesini sağlayan araca telgraf denir. Telgraf Amerikalı bilgin Samuel Mors (Semyıl Mors) tarafından 1887’de icat edildi.
Telgraf; biri alıcı, diğeri verici ol¬mak üzere iki istasyondan oluşur. İstasyonlar iki telle birleştirilerek devre ta¬mamlanır. Telgrafta ha¬berler ve rakamlar, nokta ya da çizgi ile gösterilir. Bu işaretlerin tümüne Mors alfabesi denir. Böylece gönderilmek istenen işaret, kağıt üzerine kaydedilir. Bu işaretler çözü¬lünce harfler, sözcükler ve sonuçta tümce ortaya çıkar. Yapılan işlem tekrarlanarak me¬saj gönderilmiş olur.
Televizyon :
hem ses hem de görüntüyü uzaklara elektrik enerjisiyle ileten araçlardır.
Tv de iletilecek resim önce noktalar halinde kaydedilir. Bu noktaların her birinin renkleri,açıklık ve koyuluğu birbirinden çok farklı olur. Bu farklı noktalar elektrik enerjisine çevrilip,elektromanyetik dalgalarla uzaklara iletilir. İletilen yerde aynı sıra ile noktalar bir araya getirilirse görüntü oluşur.
Televizyon Vericisi :
Görüntü kamera yardımıyla alınıp,elektrik sinyallerine dönüştürülür. Bu sistemde cisim aydınlatılır. Cismin görüntüsü bir mercek yardımıyla kameranın foto katot denen ekranı üzerine düşürülür. Ekran kamera tüpü içindedir. Görüntü nün her noktası aynı şiddette ışıklı değildir. Bu görüntü ekranın karşısındaki elektron tabancasının gönderdiği elektronlar tarafından taranır. Bu tarama sonunda tüpün çıkış devresinde bir akım oluşur. Bu akım ekran üzerindeki görüntünün çeşitli yerlerindeki aydınlanmalara uygun bir biçimde dalgalara çevrilir. Daha sonra bu akım amplifikatörde yükseltildikten sonra modüle edilerek antene gönderilir. Antenden de atmosfere elektromanyetik dalgalar halinde yayılır.
Televizyon Alıcısı :
Anten tarafından alınan sinyaller amplifikatörde yükseltildikten sonra detektöre gelir. Bu sırada televizyon alıcısındaki osilatörün ürettiği sinyaller de detektöre gelir. Detektörden ses sinyali hoparlöre ,görüntü sinyali ise resim tüpüne gönderilir.
Vericiden gönderilen her resim saniyede 30 defa ekran üzerine düşürülür. Böylece resimleri hareketli görürüz.